İtiraf ediyorum: bağımsız (indie) oyunlara karşı her zaman mesafeli durmuşumdur. Çoğu inceleme sitesinde çok yüksek puan alan bağımsız oyunlar görmüş olmama rağmen, bu oyunlara yüz çevirmiş; alıp oynamayı aklımdan dahi geçirmemiştim. Ta ki bu haftasonuna kadar.
Geçen Cuma günü, bir süredir almak istediğim Playstation Vita’yı alabildim. (Vita ile yeterli zaman geçirdikten sonra fikirlerimi yazacağım.) Vita’yı almaktaki en büyük motivasyonum; Playstation Plus üyeliğim olmasıydı. Uzun zamandır Playstation Plus üyeliğim olduğundan, hem PS3 hem de Vita için hatırı sayılır bir arşiv oluşturabildim. PS3 arşivini yavaş yavaş bitiriyor olsam da, Vita arşivi arttıkça artıyordu ve arşivde Gravity Rush ve Uncharted: Golden Abyss gibi oynamak için can attığım oyunlar bulunuyordu.
İşten dönüp sonunda rahat bir şekilde Vita’yı elimde aldığımda, hemen herhangi bir oyuna başlayabilmek için arşivdeki dosya boyutu en kısa olan oyunu indirdim. İyi ki de öyle yapmışım; çünkü bu oyun bağımsız oyunlar hakkındaki tüm görüşlerimi değiştirdi.
İndirdiğim oyun Guacamelee’ydi. IGN’den 9.0 almayı başarmış bu bağımsız oyun, gerçekten bir şaheser. Renkli grafikleri ve dünyası, sempatik karakterleri, zor; ancak çözülebilir bölüm sonu canavarları ve en önemlisi insanı kendinden geçiren müzikleriyle Guacamelee milyonlarca dolar bütçeli birçok oyunu geride bırakıyor. En önemlisi ise oyun, size neden oyun oynadığınızı hatırlatıyor. Eğlenmek, güzel zaman geçirmek ve kafa dağıtmak için; aylarca karakter kasmak ve strese girmek için değil! Daha fazla incelemeye girmeden, IGN’nin inceleme videosunu paylaşıyor ve konumuza devam ediyorum.
Guacemelee’nin başarısı bana bağımsız oyunların nasıl bu kadar yaygınlaşıp, neredeyse tüm platformlarda bulunduğu sorusunu düşündürttü. İşte benim düşüncelerim:
- Dijital Dağıtımın Önlenemez Yükselişi
Dijital dağıtımın giderek perakende oyun sektörünün pazar payını kemirdiği günümüzde, bu yeni sistemin, insanların oyunlara erişim şeklini değiştirmekten başka etkileri de oldu. Oyunun yapımı kadar, dünyanın dört bir yanına, fiziksel olarak ulaştırılması ve dağıtılması da zor, zahmetli ve masraflı bir iş olduğundan; yayıncı firmalar, eskiden yalnızca güvendikleri, satacağına inandıkları oyunların dağıtımlarını üstleniyorlardı. Steam, Origin ve App Store gibi dijital dağıtım kanalları fiziksel dağıtıma bağlı masrafları teorik olarak sıfıra çektikleri için, bağımsız oyun yapımcıları bu altyapıları kullanarak oyunlarını zahmetsizce geniş kitlelere ulaştırabiliyor. Bu, hem kanal sahibi (yayıncı), hem de oyun yapımcısı için kazançlı bir durum. Kanal sahibi herhangi bir masrafa girmeden satış başına komisyon keserek gelir yaratıyor; bağımsız oyun yapımcısı ise hem kolay bir şekilde oyununu dağıtıyor; hem de katı gelir hedeflerinin baskısı altında kalmadan yaratıcılığını konuşturabiliyor.
- Akıllı Cihazların Yaygınlaşması
Akıllı Cihazların yaygınlaşması kuşkusuz bir diğer önemli faktör. PC’yi saymassak, akıllı cihazlardan önce oyun oynamak için kullanılan cihazlar sadece bu iş için üretilmiş cihazlardı. (Konsollar ve PSP gibi mobil konsollar) Akıllı cihazlar ise PC’ler gibi birçok şey yapabildiklerinden, önceden oyuncu kitlesi olmayan bir kitleyi de oyuncu kitlesine -en azından günlük oyuncu kitlesine- dönüştürdüler.
Bu duruma en güzel örnek Candy Crush aslında. Normalde oyun oynamayan kişilerin -özellikle kadınların- akıllı telefonlarında ve tabletlerinde Candy Crush ve benzeri oyunları ne kadar çok oynadıkları düşünün. Çok fonksiyonlu akıllı cihazlar, App Store gibi kolay dijital dağıtım kanalları ile bağımsız oyun geliştiricilerinin kolaylıkla ulaşabileceği kitleler oluşturdular.
- Kitlesel Fonların (Crowdsourcing) Ortaya Çıkışı
Bağımsız oyun yapımcılarının bir diğer problemi, oyun geliştirmek için gerekli sermayenin sağlanması. Her ne kadar küçük olursa olsun, bağımsız oyunların belli bütçeleri bulunuyor. Bu oyunları, çoğunlukla kendini gösterip, piyasada yer etmek isteyen geliştiricilerin yaptığını düşünürsek, gerekli bütçeyi biraraya getirmekte problem yaşayacaklarını tahmin etmek hiç de zor olmaz.
Bu durumda, şu sıralar çok popüler olan kitlesel fonlama araçları devreye girmeye başladı. Kickstarter, Steam Greenlight ve Indiegogo gibi kitlesel fon araçları, oyun geliştiricilerinin, oyun gelişim planlarını ve yol haritalarını, maddi destek bekledikleri kitleler ile paylaştıkları ve belirlenen bağış hedeflerine göre oyun gelişimlerine başladıkları platformlara çoktan dönüşmüş durumda. Her ne kadar bu fon araçlarının ortaya çıkardığı, oyunlara “kademeli özellik ekleme” yapısına karşı çıksam da, bağımsız oyun yapımcılarının bu fonlara rağbet gösterdiği ortada.
Benim belirlediğim üç ana neden bunlar. Tabi ki bunların dışında birçok faktör de bulunabilir. Bağımsız oyunlar, bundan sonraki süreçte de popüleritelerini arttırarak, biz oyuncuların hayatında daha çok yer alacaktır. İyi ki de böyle olacak!