Google Türkiye Ofisi’nde Admob Çalıştay’ına Davetliydim!

Geçen Temmuz ayının sonuna doğru, Admob’un Türkiye sorumlusu arkadaştan bir mail aldım. Kendisi Türkiye’ye gelmiş ve Admob üzerine bir çalıştay yapmaya karar vermiş. Bu çalıştaya benim gibim uygulama geliştirici arkadaşları davet etmiş. Hem Admob ile ilgili birinci elden bilgi almak, hem de diğer geliştirici arkadaşlar ile tanışmak için mükemmel bir fırsat olduğunu düşündüğüm için teklifi hemen kabul ettim.

22 Temmuz günü Google’un Türkiye ofisinde toplandık. Toplam 20 – 25 kişilik bir ekip çalıştaya katılmıştı. Herkes hemen hemen benim yaşlarımda. Konu da zaten belli olduğu için muhabbet kendiliğinden başlamış. Ben de muhabbete dahil oldum ve çalıştay başlayıncaya kadar muhabbet ettik. (Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim. Toplulukta bulunan en amatör geliştirici bendim. Benim dışımda herkes yazılımcıydı.)

Daha sonra çalıştaya geçtik. Öncelikle İrlanda’ya bağlanarak Google Admob Politikaları üzerine bir sunum ve soru & cevap bölümü oldu; daha sonra ise Admob ile kazançları arttırmak için neler yapılabilir; reklam yerleştirme, reklam gösterme frekansı için optimum değerler nelerdir gibi bir “en iyi yöntemler” bölümü oldu. En son da ise herkes özgür bir şekilde birbirlerinin uygulamaları hakkında konuşmaya başladı.

Bu çalıştayda hem bilindik gelen, hem de beni şaşırtan şeyler oldu:

Geliştiriciler Google Politikaları ile problem yaşıyorlar.

Bu beni şaşırtan durumlardan biri oldu. Şu zamana kadar bana Google’dan herhangi bir uyarı veya daha da radikal bir şekilde reklam yayınlamama engel gelmedi. Ancak çalıştaydaki çoğu arkadaş bu durumdan muzdaripti. Çoğunun en az bir kere uygulamasındaki reklam gösterimleri durdurulmuş. Buradaki temel problem, reklam gösterimleri durdurulmadan önce bir uyarı mailinin gelmemesi ve reklam gösterimleri durdurulduktan sonra gelen bilgi mailinde, gösterimlerin neden durdurulduğuna dair net bir açıklama yapılmaması. Dolayısıyla geliştiriciler deneme & yanılma şeklinde reklamları tekrar açtırma peşine düşmüşler. Admob sorumlusu arkadaş bunun sebebinin uygulama çeşitliğin çok fazla olması ve bu yüzden bir standart belirlenememesi olduğunu söyledi bizlere; ancak gelen maillerde daha fazla detay vermek için bir çalışma mevcutmuş Google içinde de.

Türkiye için eCPM’in çok çok düşük olması.

Ben ilk uygulamam “Süper Uzaylılar”ı yaptığım zaman reklamdan kazanç sağlamak için kesinlikle yurtdışı odaklı bir proje yapmak gerektiğini anlamıştım zaten. Türkiye’de hem gösterim, hem de tıklama için verilen birim fiyat gerçekten komik denecek kadar düşük. Şu durumda reklam üzerinden gelir yaratacak bir uygulama milyonlara gitmeyi hedeflemediği sürece kesinlikle ve kesinlikle yurtdışındaki kullanıcı kitlesini hedeflemesi gerekiyor. Google da eCPM’in Türkiye için çok düşük olduğunun farkında; ancak bu biraz da Türk reklam verenlerin mobil pazara kayışı fark edip, mobilde reklam vermeyi öncelik haline getirmesi ile çözülebilecek bir sorun maalesef.

Yeni Reklam Ürünleri, Native Reklamlar ve Yayınlanan Reklam Türleri Üzerinde Kontrol

Mobil uygulama kullanımın ve bu uygulamalardan elde edilen reklam gelirlerinin sürekli olarak artmasıyla beraber, pastadan pay almak isteyen reklam ağları da sürekli olarak yeni reklam ürünleri ortaya çıkarıyorlar. (Oyunlarda belli bir miktar oyun içi para kazanmak için reklam videoları izlediğiniz model, uygulamayı silmeye çalıştığınızda oyunla ilgili indirim ve teklifler sunan model vs.) Çalıştaydaki geliştirici arkadaşlar Admob’un bu konuda biraz yavaş kaldığını belirttiler ki bu konuda onlara katılmamak elde değil.

Bir diğer konu native reklam eksikliğiydi. Native reklamlar, uygulamalarınızın içine gömdüğünüz ve kendi kullanıcı deneyiminize ve tasarımınıza benzetebileceğiniz reklamlar demek oluyor kaba tabir ile.

Son olarak uygulamanızda hangi tür reklamların çıkabileceğine karar verme mekanizması eksikliğinden bahsedildi. Geliştiricilerin çoğu platform mobil olduğu için uygulama indirme reklamları göstermek istiyorlar uygulamalarında; ancak şu anda web sitelerine yönlendiren reklamlar da bolca çıkıyor karşımıza. Hali hazırda böyle bir opsiyonumuz yok.

İlk iki konu için Google yeni ürünlerin beta aşamalarında olduğunu ve Türkiye’den de büyük firmaların bu betalara katıldığını belirtti. Ancak son konu da Admob’un belli bir reklam havuzu olduğu ve reklamlar bu havuzdan servis edildiği için, direkt olarak reklam türlerine karar vermemiz en azından kısa vadede çok mümkün gözükmüyor.

Miktar > Kalite (!)

Geliştirici tarafında gördüğüm en büyük eksiklik ise genel olarak miktar ve adetlerin uygulama kalitesinin önüne geçtiği (yanlış) algısı.

Daha fazla uygulama yazalım, daha fazla reklam gösterelim, daha fazla kazanalım düz mantığı maalesef uygulamalarda çok işe yaramıyor. Reklamdan gelir kazanmak ve bu gelirin artan bir eğilim göstermesi için kullanıcıların uygulamayı düzenli olarak kullanması gerekiyor. Bunun için gerekli analiz araçları (Cohort Analizi) Google Analytics üzerinde bulunuyor.

Örnek vermek gerekirse, geliştirici arkadaşların tam sayfa reklamları her 3 – 5 dakikada bir gösterdiğini görünce ben şok oldum. Ben kendi uygulamamda tam sayfa reklamları 24 saatte sadece 1 kere gösteriyorum ve buna rağmen insanlar çok fazla reklam olduğundan şikayet ediyorlar. 3 – 5 dakikada bir tam sayfa reklam gösteren bir uygulamanın yine  “3 – 5 dakika” içinde silinmesi bence kaçınılmaz.

Bir diğer dikkat çeken nokta ise genel olarak arkadaşların uygulamarına pazarlama desteği vermemeleri. Tabi ki bu işi yapanlar var; ancak çoğu sadece birkaç kere Facebook gibi ağlara uygulama indirme reklamları çıkmışlar. Sosyal medya (Instagram, Twitter, Facebook, Tumblr) kullanımı benim takip edebildiğim kadarı ile yoktu. Oysa bu tip tamamıyla ücretsiz pazarlama faaliyetleri ile günlük indirme adetlerini belli bir seviyeye taşımları işten bile değil.

Genel olarak çalıştaydan aklımdan kalanlar bu şekilde. Böyle rahat bir ortamı olan bir çalıştayda gerçekten işin içindeki insanlarla tanışmak çok keyifliydi. İleride de böyle etkinliklerin olması temennisiyle…

Oyunlar da Viral Olur: Flappy Bird

GÜNCELLEME: Flappy Bird tüm uygulama dükkanlarından çekilmiş durumda. Android cihazlar için oyunun .apk dosyasını aratarak tekrar oynayabilirsiniz. IOS için ise bu maalesef mümkün değil.

Profesyonel mobil oyun geliştiricileri bağımlılık yapıcı, etkileyici görsellere sahip ve viral bir oyun yapmak için aylarca uğraşadursun, Vietnam’lı Dong Nguyen’in birkaç gece kodlama ile ortaya çıkardığı ve şu sıralar ortalığı kasıp kavuran oyun Flappy Birds günlük 50.000$’lık gelir yaratıyor. Bu 1 ay içinde 1,5 milyon dolar gelir getiriyor demek! İnanılmaz!

Flappy-Bird-

Hala oyunu indiren 50 milyonluk dev kitlenin içinde bulunmuyorsanız, yüksek ihtimalle oyunun kendisini de bilmiyorsunuz demektir. Flappy Birds öğrenmesi çok basit bir oyun. Tek amacınız var; piksel piksel olan kuşunuzu ekrana dokunup uçurarak, boruların arasından geçirip, sonunda yanana kadar maksimum skoru elde etmeye çalışmak. Çok mu basit? Hayır! Oyunun bu kadar ünlenmesinin ve viral olarak yayılmasının tek sebebi belki de imkansız denecek kadar zor olması! Öyle ki yıllardır oyun oynayan bir insan olarak bir saatlik oynayışın sonunda, çift haneli skorları ancak gördüm. Oyunun Apple App Store’da bulunan, zorluğuyla ilgili ve çok güldüğüm bir yorumunu paylaşmak istiyorum:

I do not know what has made me install this app. Perhaps Lucifer himself? I used to be like you. Until this app opened up the gates to hell on earth. On a cold winter day, I was browsing the App Store. And that’s when it happened. I scrolled across a game call “Flappy Bird”. Little did I know that this game would be the end of my sanity. The first five minutes I laughed. The next five hours I cried, with my thumbs bleeding and my phone screen cracked. Five days had passed. My parents began to worry because I had lost half of my body mass. I eventualy had to kill them. They kept on saying that the game was evil. I couldn’t tolerate that. He told me to do it. The next day the police showed up at my door. I, myself was curled up in the attic. My hands were clutched to my phone. I didnt know how long I had been there. Minutes maybe? Hours? Days?! The police bashed in the door only to find nothing. Flappy Bird helped me hide the bodies. There was no trace of them. Or me. Eventualy new tenants moved into my house. One day they found my in the attic, same place I was when the police showed up. They had called a physiatrist, he said I needed to be sent to an insane asylum. From there, I am writing this review. I would, in a heartbeat, sell my soul to Satan just to have never downloaded this app.

Oyunun zorluğuyla ilgili sosyal paylaşım sitelerinde birçok resim dolanıyor:

a5dG63o_700b

arpZm35_700b

awrLqOQ_700b

Oyunun bu kadar viral olmasında, oyunun zorluğu kadar Mario görsellerini kullanmasının da etkisi olduğunu düşünüyorum. Oyun ister istemez, size bildiğiniz, tanıdığınız bir oyunmuş hissi veriyor. Kendi telif haklarını koruma konusunda nam salmış Nintendo’nun ise, neden halen hukulsal bir hamle yapmadığı merak konusu.

Oyunun yapımcısı Dong Nguyen her ne kadar The Verge‘e verdiği röportajda oyunun şu anki halinden memnun olduğu, oyunu bu şekilde bırakacağını ve artık bir güncelleme yapmayacağını söylemiş olsa da; dün attığı bir tweet ile bugün, gün içinde oyunu uygulama dükkanlarından çekeceğini bildirdi. Sebebi ise oyunu kolaylaştırması için yapılan baskılara dayanamamasıymış. Ve oyunu satmıyormuş da… Tabi be kadar doğru bilinmez. Günlük 50.000$’dan vazgeçmek her babayiğidin harcı değildir! (Ben hayatta yapamazdım!)

Eğer oyunu halen oynamak istiyorsanız, bir an önce Apple Apstore ve Google Play’dan indirmeniz gerek. Windows Phone kullanan kullanıcılar ise zaten oyunla hiç tanışamamışlardı. Belki de onların akıl sağlığı için en iyisi olmuştur.